Es Es’in içinden geçtiler!
Eskişehirspor günlerdir, haftalardır saçma sapan süreçler yaşıyor. Sadece Başkanda para var diğerlerinde olmasa da olur diye apar topar yönetime getirilen ekibin en büyük vaadi, “Kapı kapı gezip para dilenmeyeceğiz” olmuştu. Önce dilencilik yaptık, sonra kapı kapı gezdik. Onda da sonuç alamadık. O konu da fazla yüklenmemek lazım yönetime aslında. Şehrin önde, arkada, sağda solda gelenleri tanımadığımız adama para verilmez (Tanıdıklarına sanki çok vermişler gibi) edebiyatı ile sırt dönmesi onları bu yönteme itmişti. Çünkü Başkanda da yönetimdekiler gibi para olmadığı anlaşılmıştı. Devamın da Fuat Çapa ile Başkan arasındaki soğuk rüzgarlar duyulsa da dedikodudur denilerek üzerinde fazla durulmadı. Peşinden kadrodaki futbolculara yapılmayan ödemeler sıkıntı yarattı. Bin, 5 bin, 10 bin, 20 bin TL ancak futbolcuların yaptığı protestoların ardından gerçekleşti. Evimin kirasını ödeyemiyorum bari bunu ödeyin diyen futbolcu kadro dışı bırakıldı. Sonra Başkan Osman Taş aniden istifa etti. Yönetim biz direnmeye devam edeceğiz dedi. Sonra Taş geri geldiğini açıkladı. Ve son olarak yönetim bu kez biz bırakıyoruz diyerek Kongre kararı aldı, bu kez de Osman Taş direnmeye başladı. Yetkileri elinden alınmış, ona sorulmadan yönetim içinden Genel Kurul kararı çıkmış hatta Teknik Direktör Fuat Çapa’yı gönderecek gücü olmadığını kameralar önünde söyleyen Osman Taş, 24 saatlik operasyonun ardından Genel Kurul için imza atan bazı yöneticilerin imzasını geri çekmesi konusunda ikna etti. Bu kez de bir kaç yönetici eğer böyle bir şey olduysa biz istifa ediyoruz açıklaması yaptı. Hiçbir yönetmenin yazamayacağı böyle bir senaryoyu bizler canlı olarak yaşıyor ve izliyoruz. Yönetimin en büyük icraatı transfer yasağını kaldıramaması, aldığımız eksi 6 puan cezası veya kapıda bekleyen eksi 9 puan konusuna girmiyorum bile. Başkanın meşhur bir lafı var ya hani, “Eleştiriyorlar içimizden geçiyorlar” diye. Eskişehirspor’da tam da yönetim kademesinde kulüpte yaşanan tablo bu.
Şimdi şehirde konuşulan ve herkesin birbirine sorduğu tek bir soru var, kendine itiraf edemese de cevabını bildiği.
O da; “Bundan sonra ne olacak?”
Maalesef ne acıdır ki, kimse kusura bakmasında bu saatten sonra cacık olmaz!
Süha Bozkurt