ESOGÜ’den 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı günü açıklaması
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Gülcan Kalender Güleç, Türkiye Psikiyatri Derneği Eskişehir Şube Başkanı Doç. Dr. Ferdi Köşger ve Dr. Öğr. Üyesi Ali Ercan Altınöz, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla yaptıkları ortak açıklamada bu yılın konusu olan “İntiharı Önleme” üzerinde durdu.
“Dünya genelinde her 40 saniyede bir kişinin intihar sonucu yaşamını kaybettiğini göstermekte”
Açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 yılında 800 bin kişinin intihar sonucu öldüğünü bildirdiği ifade edilirken çarpıcı rakamlarla örnekler verildi. TÜİK tarafından da 2018 yılında Türkiye’de intihar sonucu hayatını kaybeden kişi sayısının 3 bin 161 olduğu belirtilirken Prof. Dr. Gülcan Kalender Güleç, Doç. Dr. Ferdi Köşger ve Dr. Öğr. Üyesi Ali Ercan Altınöz açıklamalarında, “10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde dünya genelinde ruh sağlığı sorunları hakkındaki farkındalığı artırmak ve ruhsal sağlığı destekleme çabalarını harekete geçirmek amaçlanmaktadır. 10 Ekim, ruh sağlığı sorunları üzerine çalışan tüm paydaşlara çalışmaları hakkında ve ruh sağlığı hizmetleri ile ilgili dünya genelinde ne yapılması gerektiği konusunda konuşma fırsatı sunmaktadır. Bu yıl Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 10 Ekim’in konusunu ‘İntiharı Önleme’ olarak belirlemiştir. DSÖ 2015 yılında dünyada 800 bin kişinin intihar sonucu öldüğünü bildirmiştir. Bu sayı dünya genelinde her 40 saniyede bir kişinin intihar sonucu yaşamını kaybettiğini göstermektedir ve 2030 yılında bu sayının dünyada bir milyonun üzerine çıkacağı düşünülmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu 2018 yılında Türkiye’de intihar hızının yüz binde 3,8 olduğunu, intihar sonucu yaşamını kaybeden kişi sayısının ise 3 bin 161 olduğunu bildirmiştir” cümleleri yer aldı.
“Ulusal intihar önleme programlarına ihtiyaç bulunmaktadır”
İntiharı önleme konusunda yöneticilerin, ruh sağlığı çalışanlarının, eğitimcilerin, medya, aile ve arkadaşların öneminin büyük olduğu vurgulanırken ulusal bir intihar önleme programlarına ihtiyaç bulunulması gerektiği ifade edildi. Açıklama şu şekilde sona erdi:
“İntihar sonucu yaşamını kaybedenlerin yakınlarının yaşadığı ruhsal acı da düşünüldüğünde, intiharın toplumun önemli bir kısmını etkileyen ciddi bir halk sağlığı problemi olduğu net biçimde görülmektedir. Bu nedenle ülkemizin ölçülebilir hedefleri olan, etkinliği değerlendirilebilen, tüm toplumu kapsayan ve süreklilik gösteren ulusal intihar önleme programlarına ihtiyacı bulunmaktadır. Bu programlar halk sağlığı uygulamalarının bir parçası olarak yürütülmelidir. İntihar davranışında genetik, psikolojik, sosyal ve kültürel birçok değişken etkilidir. Bu nedenle bu alanda yapılacak önleme programlarının birden çok alanı kapsayan ve çalışanlar ile uzmanlar dahil olacak şekilde planlanması gereklidir. İntihar önlemede yöneticiler, ruh sağlığı çalışanları, eğitimciler, medya, aile ve arkadaşlar hep birlikte çalışmalıdır. Tek bir disiplin tarafından uygulanan önleme programlarının belirgin bir etkisi olmazken, birden fazla kurumun içinde yer aldığı programların sinerjik etki ile çok daha etkin sonuçlar sağladığı çalışmalarla gösterilmiştir. Ruhsal hastalığa sahip olmak intihar için önemli bir risk oluşturur. Bu nedenle ruhsal hastalıkların erken dönemde saptanması, intihar risk olan bireylerin uygun tedavisi açısından önemlidir. Ruhsal hastalıklar ve intihar ile ilgili önyargılar intihar düşünceleri olan kişilerin uygun ruh sağlığı hizmetlerine ulaşımını engellemektedir. Toplumun her bireyinin bu konuda bir sorumluluğu bulunmaktadır. İntihar ve ruhsal hastalıklar konusunda kendi önyargılarımızın farkında olmak, etrafımızdakileri ve kendimizi bu konuda eğitmek ve geliştirmek, intihar riskinin arttığı durumları öğrenmek ve yakınlarımızda bu riski gördüğümüzde uygun hizmetlere yönlendirmek hepimizin sorumluluğu olmalıdır. Toplumun her bireyinin intiharı önlemeye bir katkı sağlayabileceği ve her bireyin bu konuda bir sorumluluğunun olduğu unutulmamalıdır. Bu farkındalık intihar önleme çalışmalarının etkin ve süreğen şekilde gerçekleşmesini sağlayacaktır.”