Tek amaçları muhtaçların yüzünü güldürmek
Eskişehir’de bir yıl önce 10-20 lira gibi küçük meblağları hayır işleri bir araya getirerek başladığı iyilik hareketi başlatan gönüllü grup, şimdilerde yüzlerce ailenin yüzü güldürüyor.
Eskişehir’de bir yıl önce 10-20 lira gibi küçük meblağları hayır işleri bir araya getirerek başladığı iyilik hareketi başlatan gönüllü grup, şimdilerde yüzlerce ailenin yüzü güldürüyor.
Eskişehir’de ihtiyaç sahibi ailelere, özellikle de çocuklara yardım etmek için başlattıkları çalışmaları ve geldiklerini noktayı anlatan gönüllü üyeler, hedeflerinin çok daha geniş bir kitleye ulaşarak ihtiyaç sahibi insanların yüzünü güldürmek olduğunu belirtiler. İyilik Melekleri Grup üyesi Bağdagül Ünver, dar gelirli insanlar için “Ufak ufak ne yapsak?” düşüncesi ile yardım organizasyonlarına başladıklarını ifade etti. Ünver; “Yağmur Çalışkan hanım liderliğinde biz çekirdek kadroyduk. Önceleri ufak ufak ne yapsak diye başladık. Dar gelirli insanlardık. 20 lira büyük para değil, bir aileye götüremiyorsun, kimseye veremezsiniz. Ama birlikte olunca, herkes, 20-30-40 lira koyunca 100-150 lira paramız oldu. Dedik ki bir aileye erzak götürelim. Paramız biraz daha çoğaldı ve bir grup açtık. Kumbaramız oldu orada bizim. Kumbaramızda paramız çoğaldı. ‘Bu ay 700 lira paramız var, ne yapabiliriz, şu kadar çocuk giydirebiliriz’ dedik. Bu ay bir sürü çocuğa tablet aldık, bilgisayar aldık, uzaktan eğitim alabilsinler diye. İnsanlara yardımcı olmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Erzurum’da birine solunum cihazı alması için bir miktar para gönderdik, Uşak’ta evi yanan bir aileye eşya toparladık Fadime Pekaydın ablanın annesinin evini boşaltıp, o eşyaları sırtımızda taşıyarak, kimseden destek almadan kendi çabamızla köyden şehre getirdik. Burada toparladık, buradan tekrar bir nakliye bulduk. Yardımsever büyüklerimizden ricalarda bulunduk. Uşak’ta evi yanan aileye bir kamyon dolusu eşya gönderdik.”
“Sadece görsel amaçlı, arkadaşlarımızın da aklı kalmasın diye kendi grubumuzdan paylaşıyoruz”
Grup lideri Yağmur Çalışkan da grubun nasıl büyüdüğünü ve nasıl daha çok ihtiyaç sahibi kişiye, aileye ulaştığını anlattı. Çalışkan; “Biz zaten Bağdagül ablanın anlattığı gibi bir gruptuk. Ben çocuğumun okulunda sınıf temsilciliği yaparak başladım bu işe. Gruptan yazdım ‘Böyle böyle bir grup açmayı düşünüyorum. Katılmak isteyenler özelden bana dönebilirler’ diye belirttim. Sağ olsun velilerimizden 10 kişi döndü, ama gerçekten büyük destek oldular. Sağlam 10 kişiydi, biz onlarla yürümeye başladık bu yolda. Sonra dedim ki ‘neden benim çevrem de katılmasın’ bizim amacımız okullara gidip tek tek ne ihtiyacı var, çocuklar montsuz kalmasın, ayakkabısız kalmasın düşüncesiyle başladık. Ama bu yol başka yollara da götürdü biz. Yani hepsini açmış olduk bu yolun. Sonra kulağımıza geldi böyle bir ihtiyaç sahibimiz var. Hepimiz kendi aramızda bir para topladık. Hemen götürüp ihtiyaç sahibine ulaştırdık. Biz ihtiyaç sahibi insanların fotoğraflarını çekmiyoruz kesinlikle, onların duygusal olarak mağdur olmamaları için. Sadece görsel amaçlı, arkadaşlarımızın da aklı kalmasın diye kendi grubumuzdan paylaşıyoruz. Görmek isteyen görüyor, görmek istemeyen tıklamıyor bile. Biz sonra dedik ki bu iş büyüyor bir muhasebemiz olsun. Ben paralar geldikçe hesap hareketlerinden göndereyim. Ne kadar ihtiyaç sahibi varsa kumbaradan ulaşalım diye.” belirtti.
“Bir ihtiyaç sahibi arayıp kızının derslere katılamadığı için ağladığını söyledi”
Çalışkan, “Yakın zamanda çocuklar okullara başladı kaynak kitaplar istiyor öğretmenlerimiz. Grubumuzda da birkaç tane öğretmen var, onlar dedi ki ‘Yağmur hanım, bizim öğrencilerin bazılarının kitap alacak kadar paraları yok. Bize yardımcı olur musunuz?’ tabi ki dedim. Sonra bir ihtiyaç sahibi bana ulaştı ‘kızım ağlıyor, derslere katılamadığı için. 16 yaşında, derslerinden geri kalıyor. Bize yardımcı olur musunuz’ dedi. Hemen grubumuzda bir arkadaş vardı bilgisayar işiyle uğraşan var, o arkadaşımız bize destek oldu. Bir laptop bulduk ailemize ulaştırdık. Marketçi abimiz var grubumuzda. Sağ olsun, ben kendi evime o kadar eşya alamam. Bir telefonla hemen ‘Ne lazımsa’ diyor. Allah daha çok versin. ‘Abi şu kadar paraya ihtiyacımız var, kirasını ödeyememiş!’ diyorum, ‘Hemen gel al!’ diyor ve götürüyoruz. Bu konuda bize gözü kapalı güvenilmesi önümüzü açıyor. Diyorum ki ‘Ablalarım para lazım!’ Kimin cebinde ne varsa hemen gönderiyorlar. Kimin cebinde 5 lira bile olsa gönderiyorlar. Bu güveni sağlamak da çok önemli. Gerçekten bu konuda insanlar bize güvendikleri için yardımcı oluyorlar. Allah hepsinden razı olsun. ‘Sen bu kapıyı açtın, biz de o kapıdan girip güzel bir şeylere vesile oluyoruz’ diyorlar. Bu güveni sağlamak, bu sözleri duymak çok onur verici. Ben çocuklarıma da miras kalsın istiyorum. Ben yardımda bulunduğumuz bazı ailelere çocuğumu da götürüyorum. O da gördü insanların durumlarını. Sonra bir gün en çok sevdiği oyuncaklarının önemli bir bölümünü maddi durumu kötü olan bir ailenin çocuklarına verdi. Mutlu oldu. ‘Benim gerçekten bu kadar oyuncağa ihtiyacım yokmuş anne, başkalarının daha çok ihtiyacı varmış’ dedi. Mesela kumbarası var, orada biriken parayı zaman zaman gelerek ‘Anne bunu ihtiyaç sahibine götürür müsün!’ diye kendisi teklifte bulunuyor. Böyle bir çocuk yetiştirmek de çok güzel. Birçok şeye vesile oldu aslında benim hayatımda. Bakış açımı değiştirdi. İnsanların durumlarını gördükçe şükretmeye daha çok başladık.” dedi.
“Amacımız insanları utandırmadan onlara yardımcı olmak”
Yağmur Çalışkan, “Bize zaman zaman ‘Sosyal medya açın, daha çok para toplarsınız’ diyorlar. Amacımız daha çok para toplanması değil, amacımız orada mağdur olmuş insanları rencide etmeden bu işi yapmak. Biz sessiz şekilde, yani bir elin verdiğini diğer el duymayacak şekilde yapıyoruz. Bir sene oldu hemen hemen grubumuza açalı. Bir sene içerisinde yaklaşık 200 aileyi, 300 aileyi geçmişizdir. Daha fazla da olabilir ve biz bu insanlara ‘Bugün yardım ettik. Yarın size gelemiyoruz’ demiyoruz. Onlar aramıyorlar bile ben arıyorum. ‘Ne yaptınız, nasıl gidiyor. Hayatınızda var mı bir sıkıntınız?’ diye soruyorum, onlar ise ‘Yok Allah’a çok şükür’ diyorlar ama ben anlıyorum sıkıntılarını. Gidip kontrol ediyoruz” diye belirtti.
“Bizlerin içinde varmış bu yapmadan da duramıyormuşuz aslında”
Grup gönüllülerinden Fadime Pekaydın, aslında hayır işlerini öteden beri yaptıklarını hatırlattı. Pekaydın; “Biz bireysel olarak yapıyormuşuz bunu, ben sonradan bunun idrakine vardım. Ufak ufak yapıyormuşuz yani. Ben bir geçmişime bakıyorum, bunu 20 sene önce de ufak ufak yapıyormuşum. Ama yani nedir? Kullanmadığım eşyalar ile yapıyormuşum. Başımın gözümün sadakası olsun diye yapıyormuşum. Zaten bu benim içimde varmış. Bizlerin içinde varmış bu. Biz bunu yapmadan duramıyormuşuz aslında” dedi.
Grup gönüllülerinden Aynur İpek de tüm yardım faaliyetleri sırasında çocukların sevindirilmesinin ne kadar önemli olduğunu Erenköy’de evlerini adeta yeni baştan değiştirdikleri ailenin çocuklarından birine yaptıkları sürprizle açıklıyor. İpek, şunları anlattı;
“Tüm bu yaptıklarımızın yanı sıra en güzel tarafı neydi biliyor musunuz? Bir pasta aldık ve kapılarına gittik büyük kızın doğum gününde. Yani o evi daya, döşe, boya, istersen milyarlar dök. Ama o pasta hepsinden değerliydi. Ve çocuğa sorduk: En büyük hayalin neydi? ‘Bisikletim yok’ dedi bize. Hemen gruplara yaydık. Sağ olsun biri getirdi. O bisikleti o çocuğa götürdük, nasıl mutlu oldu. Ne ailelere girdik, ne evlere girdik. Yeri geliyor insan duygulanıyor. Ama yaptığımız bu küçük dokunuşlar bize çok büyük bir mutluluk veriyor. Başımızı yastığa koyduğumuz zaman ‘Bugün Allah için ne yaptık?’ işte bir aileyi sevindirdik. Bunun mutluluğu hiçbir şeye değişilmiyor. Allah herkesten razı olsun, grubumuzdakilerden. Çalışanlardan, verenlerden. Çevremiz çok geniş. Ben burada 35 yıldır oturuyorum. Allah razı olsun, esnafın hepsi veriyorlar. Ben bir dışarı çıktığımda diyorum ki esnafa şakayla karışık ‘Pamuk eller cebe, ben gezmeye çıktım! Hemen diyorlar abla. Allah bir defa değil bin defa razı olsun. Nereye varırsam kapım açık. Hemen bunaldığım anda Yağmur Hanımın istediği o miktar toplanıyor yani. Henüz ulaşamadığımız yere ulaşmak istiyoruz. Çok israf var. Kullanılan eşyalar çöpe atılıyor. Ben sosyal market istiyorum. Depo gibi bir yer lazım. Gelen eşyaları koymak için. Buraya gelen eşyaları yıkayayım, ütüleyeyim, askısına asayım. Bunları sarıp sarmalayarak tertemiz bir şekilde vereyim. Kaç yaşındaki çocuğa verilecekse ona uygunu vereyim. Biz nasıl kullanıyorsak onlar da öyle temiz kullansınlar. Biz vakıf olmayı düşünüyorduk. Ancak sosyal market de olabilir.”